HAC’ CIN RUHUNU ANLAMAK (2)

Yazar; Uzman Hac ve Umre Rehberi Abdürrahim Hoca.

Hacı adayı, kutsal beldelere ruh ve duyguların kirlenmiş olması hissiyatıyla gider, hiç tanımadığı bilmediği o mekanlarda bir mana alemine girer, gözünü gönlünü dolduran sayısız İslam alametleri ve işaretleriyle karşılaşır, bazı sembollerle muhatap olur, kalbi ve ruhi hayatı bu işaret ve alametleri anlamaya çalışır. 

Hacruh ve kalbin aklın önüne geçtiği bir ibadettir. Akıl  Hac’ da yapılan ibadetlerin hikmetlerini çoğu zaman anlamaktan aciz kalır ve teslim olur.  

HAC SEMBOLLERDEN OLUŞUR! 

Bu sembollerden bazıları Hacı adayı daha evden çıkmadan başlar ve Hac bitene kadar da devam eder. 

*İbrahim (a.s) Mekke’de eşi Hacer validemizi ve oğlu İsmail (a.s)i bırakıp insanları Allah’ın evine davet için Mekke’den ayrılırken Hacer validemizin; ’’ bu  kervan geçmez – kuş uçmaz çölde bizi kime bırakıyorsun bunu kim istedi senden’’ sorusuna ,İbrahim (a.s) ın bunu ‘’benden Rabbim istedi bende sizi ona emanet ederek gidiyorum’’  diye cevap verdiği gibi Hacı adayı da daha bu yolculuğun ilk başında ev halkına ‘’Allah’ım emrin üzere çıkacağım bu yolculukta, kendimi, dinimi, ailemi, yakınlarımı sana emanet ediyorum, bu yolculuğumda  bana ve dönene kadar da aileme kolaylıklar ihsan eyle!’’ duasıyla İbrahim (a.s) ı sembolize eder.  

*Hz.Ömer (r.a) Umre’ye gitmek için Peygamber Efendimiz’den izin istediğinde; Efendimiz (s.a.v) ’’Ey kardeşciğim bizi duanın bir kısmına ortak eyle’’ demiş ve dua istemiştir. Hacı adayı da kendisinden dua istenildiğinde yine bir sembolü yaşar. 

Yapılan ibadetlerde, o ibadetin şuurunda olmak, neyi niçin yaptığını bilmek, ibadete bir derinlik katar ve yapılan ibadetten haz almayı sağlar. 

Diğer semboller ise şunlardır;  

*MİKAT: İhrama girilecek yer ve zamanı ifade eder. Kabe’yi ziyaret edeceklerin, ihram yasaklarının başladığı yerdir. 

Mikat; Cenab-ı Hak’kın huzuruna çıkmak için son hazırlıkların yapıldığı yerdir. Her randevunun belirlenmiş bir zamanı olduğu gibi, bir de yeri vardır. İşte Mikat bu yerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından belirlenmiş olan, Mikat sınırları, artık randevu yerine gelindiğinin sembolüdür. 

Mikat’a giren mümin, kendisini ‘’Tur dağında Hz Allah (c.c) ile konuşmaya giden Hz.Musa (a.s) gibi hissetmelidir. Acaba Allah Teala kendisini kabul edip onunla konuşacak mıdır.’’(Ekrem Keleş Haccı anlamak D.İ.B yayınları) 

*İHRAM: Hac veya Umre’ ye gidenlerin büründükleri, dikişsiz iki parça (İzar ve Rida) dan oluşan beyaz renkli giysidir. 

 İhram; Helal olan bazı fiil ve davranışların, ihram giyilmesinden sonra, belli bir süre kişinin kendisine haram kılması demektir. 

Makama, Kabe’ye öyle gelişi güzel girilmez. Dünyadaki makamlara bile girerken kılık kıyafete dikkat edildiği gibi Makamlar üstü bir makamı ihraz eden Kabe’ye girerken de ona uygun bir kıyafet gerekir ki bu kıyafet de  İhramdır. 

İhrama giren kişi kendini ameliyata girecek bir hasta gibi hissetmelidir. Nasıl ki ameliyata girecek olan hasta, ameliyat sonrası maddi hastalıklarından kurtulacağına inanıyor ve o ümidi taşıyorsa, ihrama giren kimse de manevi dertlerine şifa bulacağı ümidini taşımalıdır. 

Peygamber Efendimiz (s.a.v) ‘’Allah rızası için gününü, akşama kadar güneş altında telbiye çekerek geçiren hiçbir Muhrim (ihrama giren) yoktur ki, günahları güneşle beraber batmasın ve annesinin kendisini doğurduğu gibi günahsız şekle dönmesin.’ (Kütüb-i Sitte cilt: 17 sayfa: 6886 ) hadisi şerifiyle müjde vermiş ve ihram’ a giren kişi de bu şekilde günahtan arınmayı sembolize etmiş olur. 

*TELBİYE: Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, Lebbeyke la şerike leke lebbeyk.

İnnel hamde ve’n ni’mete leke vel mülk. La şerike lek. 

‘’ Buyur Allah’ım buyur! Emrindeyim buyur! buyur Allah’ım! Senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur Allah’ım. Muhakkak hamd sana mahsusdur. Nimet de senin mülk de senindir. Hiçbir ortağın yoktur.’

Telbiye; randevu mahalline girerken kapının zilini çalmaya benzer. Misafirin ev sahibine haber verip izin istemesini ifade eder. 

Telbiye; kulluğu, aczi itiraf etmek, muhtaçlığı  bildirmektir. 

Telbiye; dünyanın dört bir yanından gelen renkleri, dilleri, ülkeleri ve kültürleri farklı; fakat gayeleri bir olan milyonlarca Müslümanın hep birlikte seslendirdikleri kutsal beldenin ortak parolasıdır. Hepimiz Allah’ın emrine uyduk ta geldik düşüncesini sembolize eder. 

*TEKBİR: ’’Allahu ekberAllahu ekber, La ilahe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahil hamd.’’ 

‘’Allah  büyüktür, Allah  büyüktür. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah büyüktür. Allah  büyüktür. Hamd Allah’a mahsusdur.‘

Hz.İbrahim’in (a.s) çocuğu olmuyordu. Cenab-ı Hakk’a niyaz etti ve eğer erkek çocuk verirsen onu sana kurban edeceğim diyerek bir adakta bulundu. Cenab-ı Hak Teala İbrahim’in (a.s )  duasını kabul etti ve İsmail’i (a.s)  hediye etti. Zamanla İsmail (a.s) serpilip – büyüyüp dünya süsü olarak  çocuk yaşına geldiğinde Cenab-ı Hak İbrahim’e (a.s)   adağını yerine getirmesini hatırlatması üzerine oğlu İsmail’i kurban etmek üzere Mina bölgesinde bir kayanın üzerinde kurban edecekken, gökten  Allahu ekberAllahu ekber, diye bir ses duyuldu. İbrahim (a.s) sesin geldiği yöne baktığında Cebrail (a.s) in bir koç ile geldiğini görünce, La ilahe illallahu vallahu ekber  sözüyle karşılık verdi. Kurbanlık olan İsmail (a.s) Cebrail’in getirdiği koçla kurbanlık olmaktan kurtulduğunu görüp anlayarak, hamd manasına gelen  Allahu ekber ve lillahil hamd diyerek bu selamlaşmaya ortak oldu. Böylece Tekbirin lafızları oluştu. O günden bu güne kadar hacı adayları hac ve umrede Cebrail, İbrahim, İsmail (a.s) üçlü mükâlemesini (konuşmasını) tekbir getirerek sembolize ederler. 

Not: Bir sonraki yazımda sembollerde önemli yer tutan Tavaf ve Say konularına devam edeceğim inşaalah. 

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir