DİĞER AÇIDAN: KURBAN -1
Bismillahirrahmanirrahim.
Kıymetli okuyucularım, tüm dünya 2020 Corona Virüs (Covid-19) Pandemi (Küresel Sağlık Krizi) sürecini yaşarken, İslam Alemi olarak yeni bir bayrama, 2020 ‘Kurban Bayramı’na yaklaşmış bulunuyoruz.
Rabbimiz, bu sıkıntılı günlerden geçerken bizlere adeta bir kurtuluş ipi (veya reçetesi) uzatıyor, bana inanan ve itaat eden kullarım; üzülmeyin, hüzünlenmeyin ve inandığınız Rabbinize güvenin (tevekkül edin), unutmayın ki ben sizlerle beraberim, gecesiyle – gündüzüyle mübarek bir mevsime girdiniz (Zilhicce Ayı), bu mübarek mevsimi iyi değerlendiriniz ve 10. gününe geldiğinizde ‘şartlarınız müsaitse’ benim rızamı kazanmak ve bana biraz daha yaklaşabilmek için ‘KURBAN’ kesiniz veya kestiriniz, bu Kurbanların etlerinden hem kendiniz yiyiniz, hem misafir ve komşularınıza ikram ediniz, ama en önemlisi, hem ülkenizde hem de tüm dünyada ki ihtiyaç sahibi kardeşlerinize de ulaştırınız diyor.
KURBAN, HAYVAN KATLİAMI MIDIR?
Evet temel soru bu kardeşlerim. Cevaba gelince, Kurban ibadetine bakış açımıza göre değişir. Eğer yukarıdaki paragrafta izah ettiğimiz şekliyle olaya bakarsak (yani inanırsak) KURBAN bir ibadettir. Yok olaya sadece hayvan boğazlama ve et yeme penceresinden bakarsak (yani inanmazsak) o zaman hayvan katliamı olarak değerlendirilebilir. Kurbanı hayvan katliamı olarak değerlendirenlerin asıl iç sıkıntısı budur. Yani olaya tam olarak inanamamak ve maddi-manevi sonuçlarını analiz edememek.
ÖYLEYSE ‘KURBAN’ NEDİR?
Kurban,yakınlık ve yaklaşmaktır (akrabada aynı kökten gelir), teslimiyettir, samimiyettir, sözünde durmaktır, ahde vefadır, paylaşmaktır, hatırlamaktır, sadakattir, İslam davasına sahip çıkmaktır, İbrahim gibi bir duruş, Hacer gibi bir tevekkül, İsmail gibi bir sabır ve metanettir.
Fıkıh dilinde ki Kurban ise, ‘ ibadet niyetiyle, belirli vakitlerde ve Kurban olabilme şartlarını taşıyan hayvanı kesmek veya bu şekilde kesilen hayvan’dır.
TARİFE DİKKAT EDERSEK
- Öncelikle maksadımız, İBADET ve ALLAH’IN (cc) RIZASINI kazanmak olacak,
- Sonra, bu ibadet belirli vakitlerde (Kurban Bayramı Günlerinde, Zilhicce 10.11.12. günlerde) yerine getirilecek,
- Daha sonra, Kurban olabilme şartlarını taşıyan hayvanlardan biri olacak (sonra anlatacağız).
- Ve son olarak, o hayvan boğazlanacak (yani kesilecek). Kesimsiz Kurban olmaz, Kurbanın parası bağışlanarak Kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Böyle yapılırsa sadece SADAKA verilmiş olur.
Kurban ibadeti, insanlık tarihinin başlangıcından (Hz. Adem’ den) günümüze kadar gelen İlahi Dinlerin hepsinde de var olagelmiştir. Maide Suresi 27. ve Hac Suresi 34. ayetlere bakılabilir. Belki şekil ve şartlar yönünden farklılıklar olabilir. Ama mutlaka vardır. Çünkü Yüce Allah’ ın (cc) kanunu (Sünnetullah) değişmez. Ancak, daha sonra insan eliyle tahrif edilen (bozulan) Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi İlahi Dinlerde, diğer ibadetlerde olduğu gibi Kurban İbadetinde de değişiklikler olmuş, farklı şekil ve yöntemlerle icra edilir hale gelmiş ve konu asıl amacından saptırılmıştır. Hatta İlahi olmayan Batıl inançlarda bile Kurban İbadetine benzer RİTÜELLER vardır. Bunları yazılı kaynaklarda ve belgesellerde görmemiz mümkündür.
Hatta ve hatta bu Batıl ve yerel (bölgesel) inanışların bazılarında bizim anladığımız anlamda bir ‘Kurban İbadeti’ olmadığı için, onlar daha da ileri giderek (yani haddi aşarak) Arena dedikleri büyük alanlarda veya Bayramlarını kutladıkları meydanlarda,senenin bazı günlerinde toplanarak ve zalim yöneticilerinin öncülüğünde genellikle gariban insanları, bazen günlerce aç bıraktıkları yırtıcı hayvanların önüne atıp parçalatarak, bazen de sanki dövüş sanatı gibi göstererek insanları birbirlerine boğazlattırarak (Gladyatörler vb.) vahşice öldürtmüşler ve akıllarınca da KURBAN etmişlerdir.
Ancak, bu tür aşırılıkları asla ve asla tasvip etmeyen Yüce Dinimiz İslam ve önceki İlahi Dinler (aslında hepsinin ortak ve asıl adı İSLAM’ dır.Bakınız, Al-i İmran Suresi 19. ayet), bütün ibadetlerimizde olduğu gibi KURBAN ibadetinde de bazı kurallar belirlemiş ve bir düzene – intizama koymuştur ki; amacın dışına çıkılmasın ve KURBAN bir hayvan katliamına dönüşmesin, kul; kulluğunun sınırlarını bilsin ve haddini aşmasın diye.
KURBAN İBADETİNİN DİNİ HÜKMÜ NEDİR? (Farz mıdır?, Vacip midir?, Sünnet midir?)
Kurban ibadeti dini bir gereklilik olduğuna göre, bunun bir hükmünün olması gerekir. Şimdi bu konuyu birlikte inceleyelim inşallah.
Kurban ibadetinin dini hükmü ile alakalı hem Kur’an-ı Kerim’ de (yani Vahiy de) hem de Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’ in (sav) Sünnetinde (Hadislerde) çeşitli açıklama, teşvik ve uyarılar (ikazlar) yer almaktadır.
Şöyle ki;
“Şüphesiz biz sana Kevseri verdik. O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir.” (Kevser Suresi, 1.2.3. ayetler).
“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. İşte sizin ilahınız bir tek ilahtır. Şu halde yalnız ona teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele!” (Hac Suresi, 34. ayet)
“Kim imkanı olduğu halde KURBAN KESMEZSE bizim mescidimize yaklaşmasın.” (İbn Mace, Edahi, 2 ve Müsned, II, 321)
“Ey insanlar, her sene, her ev halkına KURBAN KESMEK vaciptir.” (Tirmizi, Edahi,18 veİbnMace, Edahi,2)
Bu, Kur’an ve Sünnet kaynaklı delillerden yola çıkan Fakihler (İslam Alimleri), Kurban ibadetinin dini hükmü ile alakalı farklı görüşler (fetvalar) ileri sürmüşlerdir. Biz burada sadece 4 hak mezhep olarak bilinen mezheplerin görüşlerine yer vereceğiz. Çünkü bunlar bize yeterlidir. Fazlası kafa karıştırmadan başka bir işe yaramaz, böyle bir şeye de gerek yoktur.
Bu ayet ve hadisleri baz alan Hanefi Mezhebinde fetva Kurban ibadetinin VACİP olduğu yönündedir. Diğer 3 mezhep ( Şafii, Maliki ve Hambeli Mezhepleri) ve bazı müçtehit imamlara göre ise Kurban ibadetinin dini hükmü MÜEKKED SÜNNETTİR (yani kuvvetli sünnettir).
İki fetva da (görüş) geçerli ve doğrudur. Ancak şunu bilmemizde fayda vardır. Peygamber Efendimiz (sav) Kurban kesmeyi hiç terk etmemiştir. Hatta her Kurban Bayramında, Ya Rabbi, biri ailem biride ümmetim için diyerek ve niyet ederek 2 adet Kurban kesmiş ve biz ümmetlerine örneklik etmiştir.
ÖNEMLİ ANALİZ
Değerli okuyucularım, bizler ister Vacip hükmünü, istersek Sünnet hükmünü kabul edelim Kurban ibadeti hayatımıza Farz bir ibadet gibi girmiş ve devam etmektedir elhamdülillah. Bunu yaklaşık 15 asırlık İslam Fıkıh geleneğine ve atalarımıza borçluyuz.
9. asırdan itibaren İslam’ı Din olarak kabul etmiş olan atalarımız, genellikle Hanefi Mezhebinin yolundan gittikleri için Kurban ibadetine de diğer ibadetlerde olduğu gibi hassasiyet göstermişler ve çok-çok özel maddi-manevi engelleri olmadığı sürece Peygamber Efendimiz (sav) gibi, Kurban kesmeyi hiç terk etmemişlerdir. Bugün Ülkemizde ve Dünyanın değişik yerlerinde yaşayan vatandaşlarımızda aynı hassasiyetle Kurban ibadetini yerine getirmeye çalışıyorlar. Hatta sadece kendileri için değil, bir çok konuda olduğu gibi Kurban konusunda da tüm Dünya Müslümanlarının umudu olmaya devam ediyorlar. Rabbimiz kabul eyler inşallah.
Yazımızı bitirirken
Bu yazımızda Kurban ibadeti konusuna giriş yapmış olduk, devam edecek yazılarımızda ise Kurban ibadetinin diğer yönlerine bakmaya ve izah etmeye çalışacağız inşallah. Önemli olan her ibadetimizde olduğu gibi, kabul olmuş bir Kurban ibadeti yerine getirebilmektir. Rabbimiz şöyle buyuruyor ve bizi uyarıyor,
“Onların (Kurbanlarınızın) etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.” (Hac Suresi, 37. ayet)
Rabbimiz tarafından kabul edilmiş ve bizi takvaya ulaştıracak Kurbanlar kesebilmek niyet ve temennisiyle, ALLAH’A (cc) EMANET OLUNUZ.
Not. Yazıdaki ayet mealleri, D.İ.B. kaynaklarından alınmıştır.
Gayet faydalı ve güzel bir yazı olmuş. Kaleminize ve yüreğinize sağlık
Güzel yazı olmuş, bilgi sahibi olmak isteyenler istifade edebilirler. Emeğinize sağlık. Hayırlı bayramlar.
İstifade esiyoruz sayın hocam teşekkür ederiz çok güzel devamını bekliyoruz.